Amerika Birleşik Devletlerinde İslam Tarihi - BÖLÜM 2
Amerika'da Müslümanlığın Tarihi. Amerika Birleşik Devletlerinde İslam Dininin Gelişimi.
2. BÖLÜM
Fard’ın yerine, kaybolmasından üç yıl önce ona intisap etmiş olan Elijah (Eliya) Muhammed geçti. Asıl adı Elijah Poole olan E. Muhammed, 1897 yılında Georgia eyaletinde fakir bir çiftçinin oğlu olarak dünyaya geldi. 1923’te iş aramak maksadıyla Detroit’e gitti ve sekiz yıl sonra Fard’la tanıştı. 1931 yılında Chicago’ya geçerek İslâm Milleti’nin ikinci mâbedini kurdu ve burası Fard’ın kaybolmasından sonra hareketin merkezi haline geldi. Kendini zencilere gönderilmiş bir peygamber olarak ilân eden E. Muhammed zencilerin kurtuluş yolunu, Birleşik Devletler toprağında şeytanî beyazlardan bir veya birkaç eyaleti koparıp kendilerine has bir bölge kurmakta buluyordu. Ancak polisin devamlı baskı ve eziyetlerine mâruz kaldıkları halde İslâm Milleti mensupları hiçbir zaman kuvvete başvurmadılar; sadece kendilerini Amerikan milletinden saymadıkları için II. Dünya Savaşı’nda ve daha sonra Kore ve Vietnam savaşlarında hizmet görmeyi reddettiler. İslâm’ın sahih inançlarından tamamen uzak bulunan E. Muhammed, taraftarlarına belli bir ibadet sistemi getirmedi. Vaaz ederken hem Kitâb-ı Mukaddes’ten hem Kur’an’dan nakillerde bulunur ve bazı acaip te’viller yapardı. E. Muhammed, bu tutumunun ve öğretilerinin dünya müslümanlarınca tasvip edilmediğini biliyordu ve 1959 yılında umreye giderken yaptığı Türkiye, Mısır, Suriye, Ürdün, Sudan, Habeşistan, Suudi Arabistan ve Pakistan ziyaretlerinde bazı İslâm âlimlerinin kendisini gerçek İslâm dinine yöneltmeye çalışması da sonuç vermemişti. İslâm Milleti’nin mâbedlerinde ibadet olarak yalnız Fâtiha’nın İngilizce meâli ayakta veya otururken okunuyor ve her yıl aralık ayında otuz gün oruç tutuluyordu. Beyazların sürekli düşmanlık ve zulmüne uğrayan zenciler E. Muhammed’in etrafında toplandılar; bütün Amerika’da bilhassa doğu ve orta batının büyük şehirlerinde birçok İslâm Milleti mâbedi kuruldu.
İslâm Milleti’nin asıl inkişafı Malcolm X’in harekete katılmasıyla başladı. 19 Mayıs 1925 tarihinde Omaha’da dünyaya gelen Malcolm X, gayet zeki, cesur ve tesirli bir hatipti. Babası, kendisi henüz küçük yaştayken Ku Klux Klan adlı beyaz ırkçı örgüt tarafından öldürüldü. Birçok maceradan sonra hapse giren Malcolm X, 1952 yılında İslâm Milleti’ne katıldı ve kısa zamanda Elijah Muhammed’in güvenini kazanıp hareketin resmî sözcüsü olarak Amerika’nın pek çok yerinde ateşli konuşmalar yaptı. Bu konuşmalar üzerine zenciler akın akın İslâm Milleti’ne girdiler ve hareket beyazların tahakkümü için ciddi bir tehlike haline geldi. Bu gelişmede, Malcolm X’in şahsiyetinin ve yoğun faaliyetlerinin yanı sıra, aynı yıllarda Amerika zencileri arasında başlayan genel uyanış ile Afrika ve İslâm dünyasında zirveye ulaşan özgürlük mücadeleleri de etkili olmuştur.
1961 yılından itibaren Malcolm X ile hizmet ettiği E. Muhammed’in arasının açıldığı görülmektedir. Malcolm X’in, bütün konuşmalarında ona kendisinden çok daha üstün yer vermesine rağmen E. Muhammed Malcolm X’in gittikçe artan nüfuzundan korkmaya başladı. Bu sırada oğullarından Wallace’ın (şimdiki adıyla Warith=Varis), Malcolm X’e babasının kendi sekreterleriyle zina ettiğini bildirmesi üzerine Malcolm X’in liderine olan güveni tamamen sarsıldı ve durumu hareketin diğer sorumlularına bildirmeye karar verdi. 1963 yılında Cumhurbaşkanı John F. Kennedy bir suikasta kurban gidince Malcolm X’in memnuniyet ifade etmiş olması E. Muhammed’e fırsat verdi ve onu susturmak için sözcülükten atıp cemiyet içinde kendisiyle konuşulmasını yasakladı. Bunun üzerine Malcolm X, 8 Mart 1964 tarihinde İslâm Milleti’nden ayrılarak New York’ta Müslüman Camii (Muslim Mosque) adı altında tamamen müstakil yeni bir cemiyet kurdu; ardından da hacca gitti.
Hac, Malcolm X’in hayatında bir dönüm noktası teşkil etmiştir. Daha İslâm Milleti’nden ayrılmadan önce üniversitelerde konuşmalar yaparken Ortadoğulu müslümanlarla tanışmış ve E. Muhammed’in öğretilerinin gerçek İslâmiyet’ten çok uzak olduğunu görmüştür. E. Muhammed’den koptuktan sonra daha serbest düşünmeye ve hakiki İslâm’a yönelmeye başladı. Hacda ise ayrıca değişik ırklara mensup insanların İslâmiyet sayesinde gerçek bir kardeşlik ve eşitlik kurabildiklerini anladı ve böylece yeni bir dünya görüşü kazandı. Amerika’ya dönünce el-Hâc Melikü’ş-Şehbâz adını aldı (fakat eski adı kullanılmaya devam etmiştir) ve İslâmiyet’in bütün insanları birleştirecek bir mahiyet ve güçte olduğunu anlatmaya başladı. Her zaman öncelik verdiği siyahların mücadelesini daha etkili bir şekilde sürdürebilmek için bir de bütün zencilere açık olan Afrikalı-Amerikalılar Birliği Derneği (Afro-American Unity Organization) adında yeni bir cemiyet daha kurdu. Amerika’da İslâmiyet’i yaymak için çok büyük bir potansiyele sahip olan Malcolm X amaçlarını gerçekleştiremeden, 21 Şubat 1965 tarihinde New York’ta, yapacağı bir konuşmaya başlamadan önce 500 kişinin önünde şehid edildi. Öldürülmesinden birkaç yıl sonra katillerinin İslâm Milleti mensupları oldukları, fakat FBI’ın (Amerika Federal Polisi) emrinde hareket ettikleri anlaşılmıştır.
Elijah Muhammed’in 1975’te ölümü üzerine hareketin başına geçen oğlu Wallace resmî öğretilere önemli değişiklikler getirdi. Fard’ın tanrılığı, E. Muhammed’in peygamberliği ve beyazların şeytan olduğu inançları terkedildi; başta namaz olmak üzere İslâmî ibadetler yerine getirilmeye başladı. Hareketin ismi de önce Bilalians (Bilâlîler), sonra Batı’da Dünya İslâm Toplumu (World Community of Islam in the West) ve daha sonra da Amerikan Müslüman Misyonu (American Muslim Mission) olarak değiştirildi. Bu değişikliklerin sebeplerinden biri, şüphesiz ki Wallace Muhammed’in hakiki İslâmî anlayışa kavuşmuş olmasıdır; ancak aynı zamanda sosyal ve siyasî faktörlerin de gözden kaçırılmaması gerekir. Henüz E. Muhammed hayattayken hareketin bir sınıfa has mahiyeti değişmeye başlamıştı. 1930’larda E. Muhammed mesajını tebliğ etmeye başlarken müntesiplerinin hemen hepsi yoksul ve okuma yazma bilmeyen siyahlardan oluşuyordu. 1960’larda ise Amerikan toplumunda meydana gelen değişikliklerin oluşturduğu siyah burjuvaya hitap etmek için eski radikal ve ayrılıkçı dili değiştirmek icap ediyordu. Wallace, babasının tam aksine, Amerikan toplumuna entegrasyon politikası tatbik etmeye başladı. Bunun en açık delili, Bilâlîler’in haftalık gazetesinin baş köşesine Amerikan bayrağı konulmasıydı. Hareketin dış siyaseti de değişti. Elijah Muhammed’in İslâm dünyasındaki radikal ve milliyetçi cereyanları desteklemesine karşılık Wallace Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Amerikan yanlısı sayılabilecek ülkelerle iş birliği yaptı. 1979 Aralık ayında Tahran’daki Amerikan elçiliği mensupları rehin alınınca Wallace bizzat Washington’daki İran sefaretine gidip rehinelerin serbest bırakılmasını istedi. Wallace’ın hükümete karşı takındığı bu dostane ve yardım sever tutumu üzerine Amerikan yönetimi de Müslüman Misyonu’na, hapishanelerde bulunan zenciler arasında serbestçe faaliyet gösterme hakkı tanıdı.
Wallace, hareket içinde herhangi bir muhalefetin doğmasını önlemek için İslâm’ın Meyvesi (Fruit of Islam) denilen ve babasının zamanında iç disiplini sağlamakla görevlendirilen grubu feshetti. Eski İslâm Milleti mensuplarının çoğu Wallace’ın getirdiği değişiklikleri benimsemeye hazırdı. Fakat E. Muhammed’in diğer oğullarından Emmanuel Abdullah ağabeyinin liderliğini ve getirdiği yenilikleri kabul etmeyip kendini halife ilân etti. Baltimore ve Chicago’da onun halifeliğini kabul eden cemaatler vardır. Bu ihtilâfın malî yönü de bulunmaktadır. E. Muhammed’in biriktirdiği servet hareketin yeni lideri olan Wallace’a geçince, Emmanuel paranın İslâm Milleti’ne değil babasının şahsına ait olduğunu, dolayısıyla onun yirmi iki çocuğu arasında dağıtılması gerektiğini iddia etti. Wallace’ın amcası olan John Muhammed de ona karşı çıkarak 1978 yılında Detroit şehrinde Elijah Muhammed’in öğretilerine sadık kalan yeni bir mâbed açtı. Yeniliklerden hoşnut olmayan en önemli kişi ise Malcolm’un azledilmesinden sonra yerini alan Abdülhalim Farrakhan’dır. Elijah Muhammed’in öğretilerine sadık kalan bazı mâbedler Farrakhan’ın lider liğini kabul etmektedirler. Kendi hareketini Son Çağrı (The Final Call) diye adlandıran Farrakhan ile Wallace arasındaki ilişkiler tamamen kopmuş değildir. 7 Ekim 1986 tarihinde Elijah Muhammed’in doğumunun seksen dokuzuncu yıl dönümünü kutlamak için Farrakhan tarafından Chicago’da tertip edilen törene Wallace da katılmış ve Farrakhan’la kucaklaşmıştır. Kuvvetli bir şahsiyete sahip olmayan Wallace’ın babasının yönettiği hareketi pek geliştiremediği söylenebilir.
Fard tarafından kurulan ve sıra ile Elijah Muhammed ve Wallace Muhammed tarafından sürdürülen bu hareket, zenciler arasında İslâmiyet’i yaymak bakımından en tanınmış gruptur. Ancak bunun yanında, üyelerinin toplamı belki İslâm Milleti’nin üyelerinden de fazla olan ve bazıları başlangıçtan beri hakiki bir İslâmî anlayışa sahip bulunan başka grup ve dernekler de vardır. Bunların ilki, New York’un Brooklyn bölgesinde Şeyh Dâvud Ahmed Faysal tarafından kurulan ve bugüne kadar faaliyetini sürdüren bir camidir. 1892 yılında Granada adasında doğan Şeyh Dâvud’un bir rivayete göre Arap asıllı olduğu iddia ediliyorsa da doğduğu adanın halkından olması daha muhtemeldir. 1924 yılında Amerika’ya gelerek adı geçen camiyi açtı ve Amerikan İslâm Misyonu (Islamic Mission of America) adında bir dernek kurdu. Binlerce kişinin ihtidasına vesile olan Şeyh Dâvud, göçmen olarak Amerika’ya gelen müslümanların da güven ve saygılarını kazandı. Elijah Muhammed’e mektup yazarak öğretilerindeki yanlışlıkları düzelttirmeye çalışan Şeyh Dâvud 1980 yılında vefat etti.
Yine 1920’lerde Kadıyânîliğin Ahmediyye koluna bağlı tebliğ görevlileri Hindistan’dan Amerika’ya gelmeye başladılar. İlk Ahmedî camii 1921 yılında Amerika’daki Ahmedîler’in reisi olan Dr. Müftü Muhammed Sâdık tarafından açıldı. Ahmedîler ırk farkı gözetmeksizin inançlarını bütün Amerikalılar arasında yaymaya çalışırken en çok siyahlardan ilgi gördüler. Özellikle 1950’lerde Ahmed Cemal, Yûsuf Latif, McCoy Turner ve Max Roach gibi meşhur caz sanatkârları Ahmedîliği seçtiler. Kendi cemaatlerinin dışında da nüfuz sahibi olan Ahmedîler, ileride İslâm Milleti’ni kendi taraflarına çekmek ümidiyle Elijah Muhammed’le de ilişki kurdular. İslâm Milleti mensuplarınca okunan tek Kur’an meâli, Ahmedîler’den Mevlânâ Muhammed Ali tarafından hazırlanmıştır. 1950’de merkezlerini Chicago’dan Washington’a taşıyan Amerikan Ahmedîleri’nin cemaat sayısı 1982 yılında yirmi altıya ulaşmıştır. Makalenin 3. Bölümüne devam etmek için Tıklayın >>>
.
2. BÖLÜM
Fard’ın yerine, kaybolmasından üç yıl önce ona intisap etmiş olan Elijah (Eliya) Muhammed geçti. Asıl adı Elijah Poole olan E. Muhammed, 1897 yılında Georgia eyaletinde fakir bir çiftçinin oğlu olarak dünyaya geldi. 1923’te iş aramak maksadıyla Detroit’e gitti ve sekiz yıl sonra Fard’la tanıştı. 1931 yılında Chicago’ya geçerek İslâm Milleti’nin ikinci mâbedini kurdu ve burası Fard’ın kaybolmasından sonra hareketin merkezi haline geldi. Kendini zencilere gönderilmiş bir peygamber olarak ilân eden E. Muhammed zencilerin kurtuluş yolunu, Birleşik Devletler toprağında şeytanî beyazlardan bir veya birkaç eyaleti koparıp kendilerine has bir bölge kurmakta buluyordu. Ancak polisin devamlı baskı ve eziyetlerine mâruz kaldıkları halde İslâm Milleti mensupları hiçbir zaman kuvvete başvurmadılar; sadece kendilerini Amerikan milletinden saymadıkları için II. Dünya Savaşı’nda ve daha sonra Kore ve Vietnam savaşlarında hizmet görmeyi reddettiler. İslâm’ın sahih inançlarından tamamen uzak bulunan E. Muhammed, taraftarlarına belli bir ibadet sistemi getirmedi. Vaaz ederken hem Kitâb-ı Mukaddes’ten hem Kur’an’dan nakillerde bulunur ve bazı acaip te’viller yapardı. E. Muhammed, bu tutumunun ve öğretilerinin dünya müslümanlarınca tasvip edilmediğini biliyordu ve 1959 yılında umreye giderken yaptığı Türkiye, Mısır, Suriye, Ürdün, Sudan, Habeşistan, Suudi Arabistan ve Pakistan ziyaretlerinde bazı İslâm âlimlerinin kendisini gerçek İslâm dinine yöneltmeye çalışması da sonuç vermemişti. İslâm Milleti’nin mâbedlerinde ibadet olarak yalnız Fâtiha’nın İngilizce meâli ayakta veya otururken okunuyor ve her yıl aralık ayında otuz gün oruç tutuluyordu. Beyazların sürekli düşmanlık ve zulmüne uğrayan zenciler E. Muhammed’in etrafında toplandılar; bütün Amerika’da bilhassa doğu ve orta batının büyük şehirlerinde birçok İslâm Milleti mâbedi kuruldu.
İslâm Milleti’nin asıl inkişafı Malcolm X’in harekete katılmasıyla başladı. 19 Mayıs 1925 tarihinde Omaha’da dünyaya gelen Malcolm X, gayet zeki, cesur ve tesirli bir hatipti. Babası, kendisi henüz küçük yaştayken Ku Klux Klan adlı beyaz ırkçı örgüt tarafından öldürüldü. Birçok maceradan sonra hapse giren Malcolm X, 1952 yılında İslâm Milleti’ne katıldı ve kısa zamanda Elijah Muhammed’in güvenini kazanıp hareketin resmî sözcüsü olarak Amerika’nın pek çok yerinde ateşli konuşmalar yaptı. Bu konuşmalar üzerine zenciler akın akın İslâm Milleti’ne girdiler ve hareket beyazların tahakkümü için ciddi bir tehlike haline geldi. Bu gelişmede, Malcolm X’in şahsiyetinin ve yoğun faaliyetlerinin yanı sıra, aynı yıllarda Amerika zencileri arasında başlayan genel uyanış ile Afrika ve İslâm dünyasında zirveye ulaşan özgürlük mücadeleleri de etkili olmuştur.
1961 yılından itibaren Malcolm X ile hizmet ettiği E. Muhammed’in arasının açıldığı görülmektedir. Malcolm X’in, bütün konuşmalarında ona kendisinden çok daha üstün yer vermesine rağmen E. Muhammed Malcolm X’in gittikçe artan nüfuzundan korkmaya başladı. Bu sırada oğullarından Wallace’ın (şimdiki adıyla Warith=Varis), Malcolm X’e babasının kendi sekreterleriyle zina ettiğini bildirmesi üzerine Malcolm X’in liderine olan güveni tamamen sarsıldı ve durumu hareketin diğer sorumlularına bildirmeye karar verdi. 1963 yılında Cumhurbaşkanı John F. Kennedy bir suikasta kurban gidince Malcolm X’in memnuniyet ifade etmiş olması E. Muhammed’e fırsat verdi ve onu susturmak için sözcülükten atıp cemiyet içinde kendisiyle konuşulmasını yasakladı. Bunun üzerine Malcolm X, 8 Mart 1964 tarihinde İslâm Milleti’nden ayrılarak New York’ta Müslüman Camii (Muslim Mosque) adı altında tamamen müstakil yeni bir cemiyet kurdu; ardından da hacca gitti.
Hac, Malcolm X’in hayatında bir dönüm noktası teşkil etmiştir. Daha İslâm Milleti’nden ayrılmadan önce üniversitelerde konuşmalar yaparken Ortadoğulu müslümanlarla tanışmış ve E. Muhammed’in öğretilerinin gerçek İslâmiyet’ten çok uzak olduğunu görmüştür. E. Muhammed’den koptuktan sonra daha serbest düşünmeye ve hakiki İslâm’a yönelmeye başladı. Hacda ise ayrıca değişik ırklara mensup insanların İslâmiyet sayesinde gerçek bir kardeşlik ve eşitlik kurabildiklerini anladı ve böylece yeni bir dünya görüşü kazandı. Amerika’ya dönünce el-Hâc Melikü’ş-Şehbâz adını aldı (fakat eski adı kullanılmaya devam etmiştir) ve İslâmiyet’in bütün insanları birleştirecek bir mahiyet ve güçte olduğunu anlatmaya başladı. Her zaman öncelik verdiği siyahların mücadelesini daha etkili bir şekilde sürdürebilmek için bir de bütün zencilere açık olan Afrikalı-Amerikalılar Birliği Derneği (Afro-American Unity Organization) adında yeni bir cemiyet daha kurdu. Amerika’da İslâmiyet’i yaymak için çok büyük bir potansiyele sahip olan Malcolm X amaçlarını gerçekleştiremeden, 21 Şubat 1965 tarihinde New York’ta, yapacağı bir konuşmaya başlamadan önce 500 kişinin önünde şehid edildi. Öldürülmesinden birkaç yıl sonra katillerinin İslâm Milleti mensupları oldukları, fakat FBI’ın (Amerika Federal Polisi) emrinde hareket ettikleri anlaşılmıştır.
Elijah Muhammed’in 1975’te ölümü üzerine hareketin başına geçen oğlu Wallace resmî öğretilere önemli değişiklikler getirdi. Fard’ın tanrılığı, E. Muhammed’in peygamberliği ve beyazların şeytan olduğu inançları terkedildi; başta namaz olmak üzere İslâmî ibadetler yerine getirilmeye başladı. Hareketin ismi de önce Bilalians (Bilâlîler), sonra Batı’da Dünya İslâm Toplumu (World Community of Islam in the West) ve daha sonra da Amerikan Müslüman Misyonu (American Muslim Mission) olarak değiştirildi. Bu değişikliklerin sebeplerinden biri, şüphesiz ki Wallace Muhammed’in hakiki İslâmî anlayışa kavuşmuş olmasıdır; ancak aynı zamanda sosyal ve siyasî faktörlerin de gözden kaçırılmaması gerekir. Henüz E. Muhammed hayattayken hareketin bir sınıfa has mahiyeti değişmeye başlamıştı. 1930’larda E. Muhammed mesajını tebliğ etmeye başlarken müntesiplerinin hemen hepsi yoksul ve okuma yazma bilmeyen siyahlardan oluşuyordu. 1960’larda ise Amerikan toplumunda meydana gelen değişikliklerin oluşturduğu siyah burjuvaya hitap etmek için eski radikal ve ayrılıkçı dili değiştirmek icap ediyordu. Wallace, babasının tam aksine, Amerikan toplumuna entegrasyon politikası tatbik etmeye başladı. Bunun en açık delili, Bilâlîler’in haftalık gazetesinin baş köşesine Amerikan bayrağı konulmasıydı. Hareketin dış siyaseti de değişti. Elijah Muhammed’in İslâm dünyasındaki radikal ve milliyetçi cereyanları desteklemesine karşılık Wallace Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Amerikan yanlısı sayılabilecek ülkelerle iş birliği yaptı. 1979 Aralık ayında Tahran’daki Amerikan elçiliği mensupları rehin alınınca Wallace bizzat Washington’daki İran sefaretine gidip rehinelerin serbest bırakılmasını istedi. Wallace’ın hükümete karşı takındığı bu dostane ve yardım sever tutumu üzerine Amerikan yönetimi de Müslüman Misyonu’na, hapishanelerde bulunan zenciler arasında serbestçe faaliyet gösterme hakkı tanıdı.
Wallace, hareket içinde herhangi bir muhalefetin doğmasını önlemek için İslâm’ın Meyvesi (Fruit of Islam) denilen ve babasının zamanında iç disiplini sağlamakla görevlendirilen grubu feshetti. Eski İslâm Milleti mensuplarının çoğu Wallace’ın getirdiği değişiklikleri benimsemeye hazırdı. Fakat E. Muhammed’in diğer oğullarından Emmanuel Abdullah ağabeyinin liderliğini ve getirdiği yenilikleri kabul etmeyip kendini halife ilân etti. Baltimore ve Chicago’da onun halifeliğini kabul eden cemaatler vardır. Bu ihtilâfın malî yönü de bulunmaktadır. E. Muhammed’in biriktirdiği servet hareketin yeni lideri olan Wallace’a geçince, Emmanuel paranın İslâm Milleti’ne değil babasının şahsına ait olduğunu, dolayısıyla onun yirmi iki çocuğu arasında dağıtılması gerektiğini iddia etti. Wallace’ın amcası olan John Muhammed de ona karşı çıkarak 1978 yılında Detroit şehrinde Elijah Muhammed’in öğretilerine sadık kalan yeni bir mâbed açtı. Yeniliklerden hoşnut olmayan en önemli kişi ise Malcolm’un azledilmesinden sonra yerini alan Abdülhalim Farrakhan’dır. Elijah Muhammed’in öğretilerine sadık kalan bazı mâbedler Farrakhan’ın lider liğini kabul etmektedirler. Kendi hareketini Son Çağrı (The Final Call) diye adlandıran Farrakhan ile Wallace arasındaki ilişkiler tamamen kopmuş değildir. 7 Ekim 1986 tarihinde Elijah Muhammed’in doğumunun seksen dokuzuncu yıl dönümünü kutlamak için Farrakhan tarafından Chicago’da tertip edilen törene Wallace da katılmış ve Farrakhan’la kucaklaşmıştır. Kuvvetli bir şahsiyete sahip olmayan Wallace’ın babasının yönettiği hareketi pek geliştiremediği söylenebilir.
Fard tarafından kurulan ve sıra ile Elijah Muhammed ve Wallace Muhammed tarafından sürdürülen bu hareket, zenciler arasında İslâmiyet’i yaymak bakımından en tanınmış gruptur. Ancak bunun yanında, üyelerinin toplamı belki İslâm Milleti’nin üyelerinden de fazla olan ve bazıları başlangıçtan beri hakiki bir İslâmî anlayışa sahip bulunan başka grup ve dernekler de vardır. Bunların ilki, New York’un Brooklyn bölgesinde Şeyh Dâvud Ahmed Faysal tarafından kurulan ve bugüne kadar faaliyetini sürdüren bir camidir. 1892 yılında Granada adasında doğan Şeyh Dâvud’un bir rivayete göre Arap asıllı olduğu iddia ediliyorsa da doğduğu adanın halkından olması daha muhtemeldir. 1924 yılında Amerika’ya gelerek adı geçen camiyi açtı ve Amerikan İslâm Misyonu (Islamic Mission of America) adında bir dernek kurdu. Binlerce kişinin ihtidasına vesile olan Şeyh Dâvud, göçmen olarak Amerika’ya gelen müslümanların da güven ve saygılarını kazandı. Elijah Muhammed’e mektup yazarak öğretilerindeki yanlışlıkları düzelttirmeye çalışan Şeyh Dâvud 1980 yılında vefat etti.
Yine 1920’lerde Kadıyânîliğin Ahmediyye koluna bağlı tebliğ görevlileri Hindistan’dan Amerika’ya gelmeye başladılar. İlk Ahmedî camii 1921 yılında Amerika’daki Ahmedîler’in reisi olan Dr. Müftü Muhammed Sâdık tarafından açıldı. Ahmedîler ırk farkı gözetmeksizin inançlarını bütün Amerikalılar arasında yaymaya çalışırken en çok siyahlardan ilgi gördüler. Özellikle 1950’lerde Ahmed Cemal, Yûsuf Latif, McCoy Turner ve Max Roach gibi meşhur caz sanatkârları Ahmedîliği seçtiler. Kendi cemaatlerinin dışında da nüfuz sahibi olan Ahmedîler, ileride İslâm Milleti’ni kendi taraflarına çekmek ümidiyle Elijah Muhammed’le de ilişki kurdular. İslâm Milleti mensuplarınca okunan tek Kur’an meâli, Ahmedîler’den Mevlânâ Muhammed Ali tarafından hazırlanmıştır. 1950’de merkezlerini Chicago’dan Washington’a taşıyan Amerikan Ahmedîleri’nin cemaat sayısı 1982 yılında yirmi altıya ulaşmıştır. Makalenin 3. Bölümüne devam etmek için Tıklayın >>>
.